Sosyal Medya

Coğrafyamız

Suriye’de ‘Devrim Misakı’

Batı’nın tüm stratejilerini rejimin mutlak mağlubiyeti karşısında “bir sonraki gün” senaryoları üzerinden tasarladığını gören muhalifler, Batı ile belli koşullarda müzakere etmenin zamanı geldiğine inanarak askeri alanda yakaladığı koordinasyon başarısını siyasi alana da yayarak önemli adımlar atmaya başladı.



Suriye iç savaşında geride kalan üç yıl içinde 160 binden fazla insan hayatını kaybetti. 3 milyona yakın insan ülkesini terk etmek zorunda kalırken milyonlarca kiÅŸi de rejimin ağır silahlarla gerçekleÅŸtirdiÄŸi saldırılardan uzaklaÅŸmak amacıyla yer deÄŸiÅŸtirdi. Bugüne kadar askeri operasyonlarını muhalifleri abluka altına alarak açlık ve hava saldırıları ile diz çöktürme stratejisi üzerine kuran rejim, kendisini iç savaşı askeri yollardan çözmeye bugünkünden daha yakın hissetmemiÅŸti.

Bu aÅŸamada Batı’da sıklıkla dile getirilen “savaşın askeri yollardan çözülemeyeceÄŸi” mesajını kendi perspektifinden yeniden deÄŸerlendirme mecburiyeti hisseden muhalifler, gerekli çözümün, rejimin askeri yollarla devrilmesi ile Suriye’nin nasıl bir ülke olacağına çözüm üretmekten geçtiÄŸine kanaat getirdi. Bu trendin sürmesi halinde iç savaşın askeri bir zafer ile sonuçlanma ihtimalinin giderek zayıflayacağını gören muhalifler, Humus’ta olduÄŸu gibi devrimde büyük bedeller ödenerek korunan kentlerin masa başında kaybedilmemesi için harekete geçti ve devrimin ilk önemli reformunu, Devrim Misakı’nı ilan etti.

Yaklaşık 1000 grup, onlarca cephe ve bir düzine etkili operasyon birimi kurmayı baÅŸarbilen silahlı muhalefet, 10 bin kadarı yabancı yaklaşık 100 bin savaÅŸçısıyla kendi içinde “devrim reformlarını” hayata geçirmeye baÅŸladı. Batı’nın tüm stratejilerini rejimin mutlak maÄŸlubiyeti karşısında “bir sonraki gün” senaryoları üzerinden tasarladığını gören muhalifler, Batı ile belli koÅŸullarda müzakere etmenin zamanı geldiÄŸine inanarak askeri alanda yakaladığı koordinasyon baÅŸarısını siyasi alana yayma fırsatını kullandı.

Rejimin radikalleÅŸtirmesi 

Askeri operasyonlara paralel olarak önümüzdeki salı günü yapılacak devlet baÅŸkanlığı seçimi ile sahadaki üstünlüÄŸünü kalıcı avantaja çevirmeye çalışan rejim koalisyonu, bir taraftan muhalifleri radikalleÅŸme parantezine alarak marjinalleÅŸtirmeye, diÄŸer taraftan da muhaliflerin milliliÄŸini sorgulayarak meÅŸruluÄŸunu ortadan kaldırmayı hedefliyor. Bu ÅŸekilde muhaliflerin galibiyetinin bölgeyi “ateÅŸ çemberine” dönüÅŸtüreceÄŸi tezine inanan bölgedeki aktörlere de mesaj gönderiliyor.

Bu noktada silahlı muhalefetin en güçlü çatı örgütü Ä°slami Cephe,”Devrim Misakı” adıyla bir bildiri yayınlayarak bu duruma müdahale etti. Ä°lk olarak geçtiÄŸimiz ocak ayında gündeme alınan bu bildiri, o süreçte yaÅŸanan uzun tartışmalar sonucunda baÅŸarısızlıkla sonuçlanmıştı. Ancak 17 Mayıs’ta silahlı muhalefetin önde gelen cephe ve koalisyonlarının da desteÄŸiyle devrimin ana prensipleri resmiyete baÄŸlanmış olundu. 11 maddeden oluÅŸan bildiri, silahlı muhalefet içindeki radikalleÅŸme temayülünün önüne geçmeyi ve bölgeselleÅŸen savaşın çok katmanlı sorunlarına çözüm amaçlı siyasi bir rota çiziyor. Bu yönleriyle Devrim Misakı, rejimin devrilmesi halinde “bir sonraki gün” senaryolarına göre bugünkü politikalarını ÅŸekillendiren Batı’ya verilmiÅŸ açık bir mesaj olarak okunmalı.

El Kaide’ye mesafe konuldu

Batı’nın 21 AÄŸustos kimyasal silah saldırılarından sonra geliÅŸtirdiÄŸi etkisiz ve hatta zarar üreten politikaları ile Humus’ta geçen ay Ä°ran’ın arabuluculuÄŸunda yapılan tahliye anlaÅŸması gibi sebeplerle meÅŸruiyetini güçlendiren radikal gruplar, Ä°slami Cephe’nin bu giriÅŸimi ile devrim prensiplerine yanıt vermeye zorlanıyor. Devrimin Ä°slami sınırlarla kontrol edildiÄŸi, özgürlük, adalet ve hukuki deÄŸerlerin savunulacağı ilan ediliyor. Bu prensiplerle ters düÅŸmediÄŸi sürece tüm uluslararası aktörlerle geçmiÅŸtekinin aksine artık irtibat kurulmasına karar veriliyor. El Kaide ile araya mesafe konulurken, meÅŸru askeri hedefler yeniden tanımlanıyor. Rejim koalisyonuna ek olarak Irak Åžam Ä°slam Devleti (IŞİD) örgütü de devrimin meÅŸru askeri hedefleri arasına ekleniyor. Nihai amacın Suriye’nin bütünlüÄŸünün korunduÄŸu bir denklemde rejimin devrilmesi ve bölgesel istikrarın yeniden tesis edilmesi olduÄŸu ilan ediliyor. Bütün etnik, dini ve mezhepsel farklıların koruma altına alınacağına yapılan vurgu ise misakın en önemli maddeleri arasında yer alıyor.

Suriye muhalefeti bu adımla beraber uluslararası arenada devam eden tartışma masasını tersine çevirebilecek önemli bir ÅŸans da yakalamış bulunuyor. Nitekim ABD BaÅŸkanı Barack Obama’nın Kara Harp Akademisi mezunlarına hafta ortasında yaptığı konuÅŸmada çerçevesini belirlediÄŸi yeni terörle mücadele stratejisine göre, ABD Suriye’deki iç savaÅŸa bilfiil dahil olmak yerine rejime karşı savaÅŸan seçilmiÅŸ gruplara silah ve askeri eÄŸitim desteÄŸi sözü verdi. Kongre Silahlı Kuvvetler Komitesi’nde kabul edilen 5 milyar dolarlık bir fonla desteklenecek bu konsept, Suriyeli muhaliflerin güçlendirilmesi ve Türkiye, Irak, Ürdün ve Lübnan’ın savaşın etkileri ile mücadelede desteklenmesi için kullanılacak.

BirleÅŸmiÅŸ Milletler de Rusya ve Çin yüzünden Suriye hakkında tıkanan Güvenlik Konseyi kararlarına alternatif yollar oluÅŸturmaya çalışıyor. Suriyeli liderlerin Uluslararası Ceza Mahkemesine taşınması yönünde verilen tasarısının da veto edilmesiyle, BMGK’da artık hakkında tasarı çıkarılabilecek çok az baÅŸlık kalmış bulunuyor. Son bir hamle ile BM’nin bugüne kadar Suriye’ye yaptığı insani yardımlarının yaklaşık yüzde 90’ının rejimin eline geçtiÄŸinin anlaşılmasıyla birlikte STK’ların yardım çalışmalarında daha fazla yer alması kararlaÅŸtırılarak BMGK’ya 2’si Türkiye’den olmak üzere Irak ve Ürdün üzerinden toplam 4 insani yardım koridoru oluÅŸturulması için tavsiyede bulunuldu. Bu konu gelecek günlerde oylamaya sunulacak.

Tüm bu çabaların saÄŸlıklı ÅŸekilde koordine edilmesi halinde Suriye silahlı muhalefeti kendisini radikalleÅŸme parantezinin dışına taşıyarak tartışmayı bölge açısından asıl tehdidin gerçekte rejimin ta kendisi olduÄŸu noktasına taşıyabilir. Åžam, Humus, Hama ve Halep’te ispatlandığı gibi rejimin yol açtığı kıyım ve terör gerçek tehlikenin ana akım muhalefetten gelmediÄŸini aksine bugüne kadar her türlü katliam yollarını test eden rejimden kaynaklandığını gösterebilir.

Misak, yeni bir milat olabilir

Ä°ç savaşın baÅŸlangıcından bu yana her fırsatta dağınıklık ile eleÅŸtirilen muhalefet bu bildiriyle bir defa daha bu durumun artık geride kalmaya baÅŸladığı noktasında güçlü sinyaller veriyor. AB, ABD, Ä°ngiltere ve Arap Ligi’nin tüm itirazlarına raÄŸmen 3 Haziran’da rejime baÄŸlı kentlerde yapılması beklenen devlet baÅŸkanlığı seçiminden önce ve ABD’nin öne sürdüÄŸü yeni güvenlik konsepti ile hemen hemen aynı dönemde atılan adımların Suriye’nin geleceÄŸini çok yakından ilgilendiren geliÅŸmeler olduÄŸu ortada

Ä°slami Cephe’nin çerçevesini çizdiÄŸi bu prensipler tam anlamıyla hayata geçirilebilmesinin önünde bir takım engeller de yok deÄŸil. Öncelikle bildiriye imza atan grupların prensiplerin arkasında durduÄŸunu somut olarak kanıtlaması gerekiyor. Ardından misak dışında kalan yelpazedeki IŞİD’in aksine çoÄŸunluÄŸu Suriyeli savaÅŸçılardan oluÅŸan El Kaide’ye baÄŸlı Nusra Cephesi’nin rejimin yıkılması senaryosu karşısında nerede duracağının iyi belirlenmesi gerekiyor. Rejim koalisyonunun siyasi arenadaki tüm kozlarını muhalefeti radikalleÅŸme parantezinde almayı baÅŸararak saf dışı bırakmaya, askeri arenada ise abluka altına aldığı kentleri bombardımanlarla dize getirerek muhaliflerin devrime olan inancını sarmaya endekslediÄŸi bir ortamda, silahlı muhalefetin rejimin”kötünün iyisi” olmadığını güçlü ÅŸekilde oraya koyması açısından bu devrim misakı, bir milada dönüÅŸebilir.

Yusuf Özhan Star Gazetesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.